Friday 28 May 2010

Edremit'te Bir Güzel Camii


Cennete gitmek pazarlığa tabi değil, benim itaat edecek kocam bile yok, nasıl olacak bu işler?

Wednesday 26 May 2010

Anaların Günleri

Demiyorum ki, senede birgün onlar ve bizim için özel olmasın. O gün beni doğurduğun gün, hatta herkes için mümkün olsa, benden haberdar olup da bana anne olmaya karar verdiğin gün olsun. Şahsen benim için, emin değillermiş, şüpheleri varmış.
Güner Hanım'ı ararım her doğumgünümde; vaktiylen, anneme demiş ki: 'Ne istersen yaparım ama doğurursan mutlu olacaksın.' Her ne kadar anne olan en yakın arkadaşlarımdan biri: 'İstenilen çocuk daha hiç doğmadı.' demiş olsa da umarım mutlu ediyorumdur annemi. Yayında emeği geçen herkese teşekkürlerimi bir borç bilirim ömrüm boyu. Özel gün; annemle benim aramda lakin, başka kimseleri de çok alakadar etmez zaten.

Wednesday 12 May 2010

Taşların Dili



Suyun sesi ne güzeldir; bir şelalenin başında, denizin kıyısında, bir bebeğin poposunu yıkarken, mermeri keserken, çimleri yeşertirken. Sudan yaşam bulsak da, kendisinin bulunmamasını isteyeceğimiz yerler de hayli çoktur. Bunlardan birisi de kanalizasyon borusu ile ev duvarı arasıdır; keza buraya sızan su, eğer müdahale edilmezse, engin ve ebedi rutubet öbekleri yaratır.
Elimizle koymuş gibi bulduk Hüseyin Usta'yı; 20 sene sonra tekrar evimize geldi; tatlı diliyle taşı deliğinden çıkartmaya ve gediğine geri koymaya... Çalışırken yoruldu; o yorulunca, biz murcu ve çekici aldık elimize. Amaç, borulara ve bağlantılarına daha fazla zarar vermeden, etrafını taşlardan arındırmak, borunun büyükçe bir parçasını değiştirdikten sonra, o duvarlar hiç delinmemiş gibi, herşeyi eski haline döndürmek! Biz murc ve çekiç ile uğraşır, o da çay içip dinlenirken, ansızın, güzelce uyardı: "Alargadan al, alargadan!" diye. "Murcu orda tutup vurmaya devam edersen, boruya doğru kaydıracaksın, zarar görecek; açıktan vur biraz..." demek istedi.
Henüz tabelamızı asmamıştık; Hüseyin usta dahil, kimseler bilmiyordu buranın ismini.
Ellerine sağlık Hüseyin usta, bu evin her taşında emeğin var.

Saturday 8 May 2010

Assos Alarga'nın tabelası




Geçen seneden eller tarafından, boşuboşuna ve yamuk dikilen tabelayı, bütçeden çıkarmak amaçlı değerlendirelim dedik. Alanında duayen mimarımıza, beni çok etkileyen heykeller yapan çırağımıza ve her daim, "ben daha iyisini yaparım" iddiasıyla gelen Mehmet'e teslim ettim. Bu sıralarda Ece Alton, tabelanın hayrını en çok görmeyi hedefleyen kişi, incir reçeli yapmakla meşguldü ve aklından "harika bir ekip buldum levha için, ne şanslıyım" düşünceleri geçiyordu kiii....
Aşağıya indiğinde bir de ne görsün: Bir profesyonel, bir amatör, bir de emektar su terazisi yerküreye yatay ve düzgün ama tabelaya istenilmeyen bir görüntü çıkarabiliyormuş. Güldük, eğlendik, geçtik. Siz geçmeyin, durun ve kalın ki tabelanın daha güzelini yapabilelim.
Kimseye laf yok, ellerinize sağlık, nasibim buymuş! Çok mutluyum bana yardım ettiğiniz için! Mehmet, sen de oradaydın, elimde belgeler var, ben demiştimler çözüm değildir, sonuca bakıyoruz hep beraber!

Friday 7 May 2010

Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin

Yangın portörü, sağlık portörü... Belediye, hükümet konağı ve portörler üçgeninde. Ne yangının ne de sağlığın taşıyıcısıyım ama anlatmak ve anlamak zaman alıyor.
Ayvacık Devlet Hastanesi ve Sağlık Ocağı'nın hayranıyım. İnsanlar kanlarını, kakalarını tahlile verdikten 2 saat sonra sonuçları alınca, işlerin çok ağır yürüdüğünden şikayet ediyorlarmış. Röntgen 15 dakikada çıktı, diyecek söz bulamıyorum, insanlar unutuyorlar bazen, herşeyden önce: Röntgenin objesi için dokuz ay beklendiğini.

Yangına karşı önlemlerimizi, kontrole geldiler bugün diyemiyorum, hatırı sayılır bir harç ödedikten sonra, (onların gelmeye niyet ettikleri gün ne yazık ki başka işlerin peşinde olduğumuzdan evde yoktuk) bugün makamlarından aldım yetkilileri, sağolsunlar; zaman ayırdılar geldiler, baktılar, onayladılar.

Ayvacık'tan eve giderken, jandarmanın trafik kontrolünü, durdurulmadan geçebilmek için, zabıta yetkilisinin şapkasını çıkarıp arabanın konsolunun üstüne yerleştirmesi günün en anlamlı hareketi, yine zabıta yetkilisinin ağzından duyduğum ithal et ihalesinin, katılan ülke sayısının azlığından ötürü durdurulmuş olması ise tarihimizin manalandıramadığım bir hareketi olarak geçti hatıratlarıma.

Biliyor musunuz? Organik et, çok yakın bir zamanda Ayvacık'ta yetiştirilen ve burada kesilen büyük baş hayvanlarımız ve Ayvacık Belediyesi'nin katkılarıyla büyük şehirlerimizin marketlerinde tüketicilere ulaştılar. Burada insanlar kendi değerlerimiz için birşeyler yapıyorlar. Organik et denilen şey; hala buranın ve daha pek çok yöremizin insanlarının, kendi yetiştirdikleri hayvanların yenmesinden başka birşey değil.

Sunday 2 May 2010

Liman Konuk Evi



Sokakağzı'na yaklaşınca beliren, diğerlerinden bir adım öne çıkan tabelasını takip ettik. Şener bey, 70 milyon içinde sadece 15 meslektaşıyla icra ettiği işinden emekli olduktan, kardeşinin elindeki aile yadigarı zanaati bakanlığa tescillettikten sonra sadece kendilerine ait izin belgesiyle hazırladıkları daha önce bu kadar güzellerini yemediğimiz mezelerle bezemeye başlamış Ege'ye nazır taş masalarını. İki gündür tadı damağımızda, ev sahibi Şener beye ve Can Can'a müteşekkiriz.