Friday 7 May 2010

Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin

Yangın portörü, sağlık portörü... Belediye, hükümet konağı ve portörler üçgeninde. Ne yangının ne de sağlığın taşıyıcısıyım ama anlatmak ve anlamak zaman alıyor.
Ayvacık Devlet Hastanesi ve Sağlık Ocağı'nın hayranıyım. İnsanlar kanlarını, kakalarını tahlile verdikten 2 saat sonra sonuçları alınca, işlerin çok ağır yürüdüğünden şikayet ediyorlarmış. Röntgen 15 dakikada çıktı, diyecek söz bulamıyorum, insanlar unutuyorlar bazen, herşeyden önce: Röntgenin objesi için dokuz ay beklendiğini.

Yangına karşı önlemlerimizi, kontrole geldiler bugün diyemiyorum, hatırı sayılır bir harç ödedikten sonra, (onların gelmeye niyet ettikleri gün ne yazık ki başka işlerin peşinde olduğumuzdan evde yoktuk) bugün makamlarından aldım yetkilileri, sağolsunlar; zaman ayırdılar geldiler, baktılar, onayladılar.

Ayvacık'tan eve giderken, jandarmanın trafik kontrolünü, durdurulmadan geçebilmek için, zabıta yetkilisinin şapkasını çıkarıp arabanın konsolunun üstüne yerleştirmesi günün en anlamlı hareketi, yine zabıta yetkilisinin ağzından duyduğum ithal et ihalesinin, katılan ülke sayısının azlığından ötürü durdurulmuş olması ise tarihimizin manalandıramadığım bir hareketi olarak geçti hatıratlarıma.

Biliyor musunuz? Organik et, çok yakın bir zamanda Ayvacık'ta yetiştirilen ve burada kesilen büyük baş hayvanlarımız ve Ayvacık Belediyesi'nin katkılarıyla büyük şehirlerimizin marketlerinde tüketicilere ulaştılar. Burada insanlar kendi değerlerimiz için birşeyler yapıyorlar. Organik et denilen şey; hala buranın ve daha pek çok yöremizin insanlarının, kendi yetiştirdikleri hayvanların yenmesinden başka birşey değil.

No comments:

Post a Comment