Wednesday 12 May 2010

Taşların Dili



Suyun sesi ne güzeldir; bir şelalenin başında, denizin kıyısında, bir bebeğin poposunu yıkarken, mermeri keserken, çimleri yeşertirken. Sudan yaşam bulsak da, kendisinin bulunmamasını isteyeceğimiz yerler de hayli çoktur. Bunlardan birisi de kanalizasyon borusu ile ev duvarı arasıdır; keza buraya sızan su, eğer müdahale edilmezse, engin ve ebedi rutubet öbekleri yaratır.
Elimizle koymuş gibi bulduk Hüseyin Usta'yı; 20 sene sonra tekrar evimize geldi; tatlı diliyle taşı deliğinden çıkartmaya ve gediğine geri koymaya... Çalışırken yoruldu; o yorulunca, biz murcu ve çekici aldık elimize. Amaç, borulara ve bağlantılarına daha fazla zarar vermeden, etrafını taşlardan arındırmak, borunun büyükçe bir parçasını değiştirdikten sonra, o duvarlar hiç delinmemiş gibi, herşeyi eski haline döndürmek! Biz murc ve çekiç ile uğraşır, o da çay içip dinlenirken, ansızın, güzelce uyardı: "Alargadan al, alargadan!" diye. "Murcu orda tutup vurmaya devam edersen, boruya doğru kaydıracaksın, zarar görecek; açıktan vur biraz..." demek istedi.
Henüz tabelamızı asmamıştık; Hüseyin usta dahil, kimseler bilmiyordu buranın ismini.
Ellerine sağlık Hüseyin usta, bu evin her taşında emeğin var.

No comments:

Post a Comment